27 Mart 2011 Pazar

Halkalı Ziraat Okulu Halkındır

Küçükçekmece Yaşam ve Çevre Meclisi "Halkalı Ziraat Okulu ve Arazisi'ne Sahip Çıkıyoruz" sloganıyla 27 Mart Pazar günü Halkalı Meydanı'nda bir basın açıklaması düzenledi.

Halkalı Ziraat Okulu'nun İlim Yayma Vakfı'na üniversite yapılmak üzere devredilmesine karşı geliştirilen mücadele, Küçükçekmece ilçesinde kitlesel bir basın açıklamasıyla sürdürüldü. Basın açıklaması hazırlıkları mahalle toplantıları düzenlenerek, kahveler, evler, dernekler, siyasi partiler ve esnaf ziyaret edilerek yapılmıştı.

"Ziraat Okulu Küçükçekmece Halkının Koruması Altındadır"
Basın açıklaması için saat 14:00'da Halkalı Ziraat Okulu'nun önünde toplanıldı. İnönü ve Söğütlüçeşme mahallelerinden kitlesel yürüyüşle gelen kortejler büyük coşku yarattı. İstasyon mahallesinden yürüyüşle gelenlerin de katılmasıyla okul önünde protesto başladı ve insan zinciri oluşturuldu. "Ziraat Okulu Küçükçekmece Halkının Koruması Altındadır" pankartlarını taşıyan katılımcılar buradan basın açıklamasının yapıldığı Halkalı Meydanı'na yürüdüler.

Küçükçekmece Ayazma Mahallesi mağdurları temsilcisi, 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu ve Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Derelerin Kardeşliği Platformu ve Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı'nın destek mesajlarıyla birlikte kendi sorunlarını da dillendirmesinin ardından Küçükçekmece Yaşam ve Çevre Meclisi adına basın açıklamasını Söğütlüçeşme Mahllesinden Yavuz Ergen okudu.

"Ziraat halkındır satılamaz", "Rant için değil insan için kent", "AKP elini okulumdan çek" sloganlarının atıldığı basın açıklaması yerel sanatçı Ufuk Çoban'ın şarkıları ve tulum eşliğinde çekilen halaylarla sona erdi.

Bin civarında Küçükçekmecili'nin katıldığı eylem ilçede son yıllarda yapılmış en etkili toplumsal eylem olarak kaydedildi. Siyasi partileri, yöre derneklerini ve mahallelerdeki mücadeleci insanları bir araya getirmeyi başaran Küçükçekmece Yaşam ve Çevre Meclisi, mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini belirtiyor.

Mahalleli yağmayı durdurmakta kararlı
Eyleme katılan vatandaşlarla soL'a mücadelelerini anlattılar:

İkitelli Mehmet Akif Mahallesi'nden Hasan Akbaş: Okul arazisi devlete aittir. O da halkın malıdır. Bu kadar işlevli ve her yönden bölgeye kazanç sağlayan bu okul rant için iktidarın yandaşlarına peşkeş çekiliyor. Tayyip bize ait olan herşeyi kendi malı gibi görüyor. Oysa ki burası bizim. İlim Yayma Vakfı'na devri yapılan bu arazinin üzerinden toplumu gericileştirmeye ve dönüştürmeye çalışıyorlar. Buna izin vermeyiz. Biz burada büyüdük. Çocuklarımız da burada büyüyecekler ve ben ne benim çocuklarımın ne de bu bölgede yaşayan diğer ailelerin çocuklarının bu dönüşüme maruz kalmasını istemiyorum. Onun için bugün Halkalı halkıyla birlikte buraya geldik. Bu yağmadır. Buna izin vermeyeceğiz.

İnönü Mahallesi'nden Hülya Taştan: Uzun yıllardır bu mahallede yaşıyorum. Ben çocukken de vardı burası şimdi de var. Eskiden peynirimizi, sütümüzü yoğurdumuzu alırdık buradan. Tarım hayvancılık yapılırdı burada. Sadece bu da değil, bizim için nefes alacağımız bir alandı burası. Deprem olduğunda sığınacağımız tek geniş alan burasıydı ve böyle kötü bir olasılık tekrar başımıza gelse daha büyük ve boş bir arazi yok bu yakın çevrede. Ama şimdi bir vakfa devredilmiş arazi. Buna inanmak, bu gerçeği kabullenmek zor çünkü burası bize aitti. Bir de ailemizden öğrendiğimiz bir şey vardı, devlet malı kutsaldır ve halkındır. Bize ait olan bişey sormadan etmeden satılamaz. Ben burada olduğum sürece bu yerellikte yaşayan biri olarak buna izin vermeyeceğim.

Tevfik Bey Mahallesi'nden Tülay Özer: Ne diyebilirim? Sata sata bişey bırakmadılar, sıra olkullara geldi. Ziraat okulu kendimi bildim bileli var. Bize aitti. Komşularımız, ailem buradan giderirdi birçok ihtiyacını; peynir, süt alırdık. Ailelerimiz çocuklarını birşeyler öğrensinler, görsünler diye buraya getirirdi çünkü burası uygulamalı ve Türkiye'nin ilk ziraat okuluydu. Belki de bu peşkeş olayı olmasaydı bizim çocukalarımız da burada okuyacaktı. Şimdi ise bir vakıf üniversitesine devredilmiş. Hem de Belediye Başkanımızın vakti zamanında bu vakıftan burs aldığı ve vefa borcunu ödemek için devrettiği bir alan burası. Sadece bu da değil ki, burası bu bölgenin tek yeşil alanı, arazisi geniş bir yer, nefes alabildiğimiz tek alan. Bu kadar kolay olmayacak bu iş buraya sahip çıkacağız. Kimin malını kime devrediyor. Biz izin verdik mi? Halkalı halkı olarak bu yağmaya karşı çıkıyoruz.

İstasyon Mahallesi'nden Aziz Bağcan: Ben bu okulda 15 sene memur olarak çalıştım. Buradan emekli oldum. Buradaki ağaçların %40'ını ben kendi ellerimle diktim. Şimdi burayı bir vakfa peşkeş çekiyorlar. İçim yanıyor. Türkiye'de 33 tane ziraat mektebi vardı. Buralardan ziraat teknikerleri yetişirdi. Şimdi saadece üç tane kaldı. Biri de burasıydı. Binlerce üniversite yaptılar, başka yer mi kalmamıştı üniversite açacak? Medya bu olaya hiç ilgi göstermedi. Hepsi büyük patronların elinde tabii, işlerine gelmiyor. Yaklaşık iki aydır mahallelerde buna karşı çalışma yürütüyoruz. Küçükçekmece halkının tamamı bu duruma karşı tepki gösteriyor. Bugün buraya bütün mahallelerden toplanarak geldik. Elimizden ne geliyorsa yapacağız.

Ayda 20 bin liraya cemaate peşkeş
Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni ise söyle:

"Değerli basın mensupları, saygıdeğer ve mücadeleci Küçükçekmece halkı,

Bugün, Halkalı Ziraat Okulu ve arazisine sahip çıkmak için toplandık.

Pek çok gerekçemiz var bunun için! Burası tarihsel kimliğiyle ilçemizin gurur kaynağı. Ülkemizin tarımsal gelişme ve kalkınmasında unutulamayacak paya sahip bir okul. Mekan olarak, yeşil alan olarak pek çoğumuzun geçmişinde önemli anıları var.

Yolların kenarına dikilen ağaçları saymazsak, ilçemizin son kalan yeşil alanı bu okul arazisi. Nefes alıp rahatlayacağımız başka neresi var? Deprem, sel gibi doğal afetlerde sığındığımız, çadırlarımızı kurduğumuz yer burası.

Peki biz bugün burada niçin toplanmak zorunda kaldık? Çünkü devletin malını, kamunun malını, yani bizim hepimizin ortak malımızı, Ziraat Okulumuzu bir özel üniversiteye vermek istiyorlar. İki aydır yaptığımız basın açıklamalarını dinlemediler. İlçe Belediye Meclisi’ne gidip anlattık anlamazdan geldiler. Büyükşehir Belediyesi’ne gittik, kulak arkası ettiler. Mahalle mahalle gezerek, evlerde, kahvelerde, derneklerde topladığımız 4 bini aşkın imzayı, sizin verdiğiniz imzaları hiçe saydılar. Ziraat Mühendisleri Odası dava açtı, sonucunu beklemediler. Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu, bu araziye üniversite yapılmasına onay verdi. Şimdi bütün iş makinelerini içeri sokabilmek için, Kadir Topbaş’ın imzasını bekliyorlar. Üniversite tabelası çoktan asıldı ve içeride tahribatlar çoktan başladı. Nereden biliyorlardı ki imzaların atılacağını?

Sevgili Küçükçekmeceliler, değerli basın mensupları, bugün gençlerimiz üniversite sınavına girdi. Çoğunluğu yol parasını anca denkleştirdi. Bizim çocuklarımız mı gidecek özel üniversiteye? Yoksul insanların orada okuma şansı olabilir mi?

Peki başka yer yok muydu özel üniversiteyi yapacak? Bıraksınlar Ziraat Okulu’nu nereye isterlerse gidip yapsınlar kendi üniversitelerini! Ama olmaz, bu kadar ucuza yer mi kaldı memlekette? Ayda 20 bin lira gibi komik bir rakamla böyle bir arazi bulmak ancak önemli siyasi ilişkileri kurmakla mümkün. Özel üniversitelerde bir yıllık ücret ortalama 20 bin lira. Bir öğrecinin ücreti bir aylık kirayı karşılıyor. 12 öğrenci buldun muydu, yıllık kirayı karşıladın demektir! Belediye başkanı Aziz Yeniay’ın söylediğine göre en az 5 bin öğrenci bekliyorlar buraya. Gerisini siz hesap edin!

Üniversite deyip geçmeyelim. Derslerin yapılacağı binalar, yurt binaları, alışveriş merkezi, havuz, spor merkezi derken yeşil alan kalmayacak. Ziraat Okulu ve arazisinin özel üniversiteye verilmesi, ilçemizin halka ait tek gerçek yeşil alanının yok edilmesi demek. Halka ait bir alanın daha özelleştirilmesi, zenginlere açılması demek.

Üstelik bu tek örnek de değil. Sefaköy Kültür Merkezi’nin, yani belediyenin halkın parasıyla yaptığı yerin zemin katındaki beşyüz metrekarelik alan gene Özel Aydın Üniversitesi’ne bedelsiz olarak verildi. Her türlü ihtiyacının 2035 yılına kadar karşılanması da cabası!

Burada toplanan ve bu açıklamaya katılan değerli arkadaşlar, kamu alanlarının, halka ait alanların özel üniversiteye dönüştürülmesi başka gelişmelerin de habercisidir. Seçimlerden sonra ilçemizde 13 mahallede Kentsel Dönüşüm kod adına sahip yıkım ve yeniden yapım planları başlayacak. Sonuç bellidir! Parayı veren düdüğü çalacak. Küçükçekmece’nin, çoğunluğu emeğiyle geçinen dar gelirli insanları İnönü mahallesi, Söğütlüçeşme, Atatürk, Mehmet Akif ve İstasyon mahalleleri başta olma üzere, evini ocağını dağıtmak zorunda kalacak. Bunların nereye varacağı Ayazma ve İç-Dış Kumsal örnekleriyle ortada.

İnsan hayatı toplu konutlar ve yüksek binalar arasında geçemez. Otoyollarla çevrilmiş, mahalleleri birbirinden geniş yollar ve köprülerle ayrılmış, toplu taşıması ihmal edilmiş, halkın birbirinden koparıldığı binalardan oluşan bir Küçükçekmece istemiyoruz.

Halkalı Ziraat Okulu ve Arazisi’nin yağmalanmasına karşı verilen mücadele, değişik görüşlerden, farklı mahallelerden insanları biraraya getirdi. Küçükçekmece Yaşam ve Çevre Meclisi olarak ilçemizde ve ülkemizde halka karşı ortaya çıkan her türlü haksızlıkla mücadele etmek için birlikteliğimizi sürdüreceğiz.

Biz Küçükçekmeceliler ne Ziraat Okulu’nun ne de özel kuruluşlara verilen diğer yaşam alanlarımızın yok edilmesine sessiz kalmayacağız.

Taleplerimiz Şunlar:

· Halkalı Ziraat Okulu’nun müze olmasını ve kültürel amaçlı kullanılmasını,
· Halkalı Ziraat Okulu ve Aydın Üniversitesi’ne hibe edilen alanın çocuklarımızın ve gençlerin eğitimine destek için kullanılmasını, çeşitli derslerin uygulamalı olarak işleneceği bir merkez haline dönüştürülmesini,
· Halkalı Ziraat Okulu ve Arazisinin kapılarının hepimizin içeri girebileceği bir biçimde park,bahçe, mesire alanı olarak açılmasını,
· Ziraat okulu arazisi içerisinde deprem afet koordinasyon merkezi oluşturulmasını,
· Tüm kamusal alanların kamu yararına ve hiçbir kar gözetmeksizin işlevlendirilmesini istiyoruz.

ZİRAAT OKULU DA KÜÇÜKÇEKMECE DE HALKINDIR!

KÜÇÜKÇEKMECE YAŞAM VE ÇEVRE MECLİSİ"



Kaynak: Sol.Org

11 Mart 2011 Cuma

Kentlerimiz Bizimdir!

TOKİ’nin İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği “2011 Konut Kurultayı” sırasında Taksim’de bir araya gelen İstanbullular, yaptıkları yürüyüşle “Kentlerimizi ve geleceğimizi yağmalayanlara izin vermeyeceğiz” dedi

Bugün (4 Mart) saat 11.00’da 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu’nun çağrısıyla Taksim Meydanı’ndaki Havaş durakları önünde bir araya gelen İstanbullular, kentsel dönüşüm projelerini protesto etti. “TOKİ, AKP, sermaye defol, kentlerimiz bizimdir” yazılı pankartın açıldığı eyleme çeşitli mahalle dernekleri üyeleri, meslek odası yöneticileri ve İstanbul’un dört bir yanından vatandaşlar katıldı.

Eylemin görüntülerini izlemek için tıklayınız!

“Kurultayı yapanlar memleketi satanlar”, “AKP defol İstanbul bizimdir”, “Köprü değil insanca yaşam” sloganlarıyla yürüyüşe geçen İstanbullular, “Halkın barınma hakkı var”, “Mahalleme, evime, emeğime dokunma”, “Rantsal dönüşüme hayır” dövizleri taşıdı.

”Sermayedarlara verecek bir karış toprağımız yok”
Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi önünde grup adına basın açıklamasını Tozkoparan Mahalle Derneği’nden Ömer Kiriş okudu. 8 yıllık AKP iktidarı döneminde Kentsel dönüşüm planlarıyla sermaye saldırısının tırmandığını ifade eden Kiriş, TOKİ’nin rant çevreleri için kurultay düzenlediğini belirtti.

Tozkoparan Mahalle Derneği Başkanı Ömer Kiriş
Kiriş, onlarca mahallede halkın işgalci ilan edildiğini belirterek kurultayın meşru olmadığını dile getirdi. Kiriş, TOKİ’nin kentsel çözüm önerileri için şu sözleri söyledi; “Bu çözüm, hazine arazilerini büyük inşaat şirketleri için rant alanına dönüştürmekten; kent merkezlerini soylulaştırmaktan; yıllardır bu bölgelerde yaşayan halkı borçlandırmaktan ve kentin dışındaki toplama kamplarında yaşamaya mahkum etmekten ibarettir.”

Üçüncü Köprü’nün de kentsel yağma planı olduğunu ifade eden Kiriş, AKP hükümetini bilimin sesini dinlemeye çağırdı.

Kiriş sözlerini “Bizler bu kentleri yapan emekçiler, bilim insanları, meslek odaları, yani bu ülkenin ve kentlerin gerçek sahipleri olarak talana izin vermeyeceğimizi bir kez daha yineliyoruz” ifadeleriyle bitirdi.

Kiriş’in ardından Tozkoparan, Gülsuyu-Gülensu ve Başıbüyük mahallelerinden gelen temsilciler de söz alarak mahallelerini kentsel dönüşüm saldırısından korumak için mücadele edeceklerini belirtti.

Eylem Orman Mühendisleri Odası yönetiminden Kader Cihan’ın konuşmasıyla sona erdi.

Basın açıklamasının tam metni:

KENTLERİMİZİ VE GELECEĞİMİZİ YAĞMALAYANLARA İZİN VERMEYECEĞİZ!

İktidarının 8. Yılını dolduran AKP, başta İstanbul olmak üzere kentlerimize karşı, Kentsel Dönüşüm Programı adı verilen çok yönlü sermaye saldırısını tırmandırmaktadır. 2011 yılını Kentsel Dönüşüm yılı ilan eden AKP, bu saldırıyı meşrulaştırmanın yollarından biri olarak, az ilerideki İstanbul Kongre Merkezi’nde, yerli ve yabancı rant çevreleri tarafından desteklenen uluslararası bir kurultay düzenlemektedir.

Ayazma’da onlarca aileyi evsiz bırakan; Derbent’i sabahın üçünde binlerce polisle işgal ederek Derbent halkının direnişiyle karşılaşan; Başıbüyük, Esenler, Sulukule, Tozkoparan, Fener-Balat, Ankara Polatlı; Dikmen; Mamak gibi onlarca mahallenin halkını işgalci ilan eden; 3. Köprü cinayetini işlemek için onlarca yasal engelin arkasından dolaşmaya çalışan; Haydarpaşa Garı’nın yanmasını timsah gözyaşlarıyla seyrederken ağzının suyu akan TOKİ, sermaye çevreleri ve AKP tarafından düzenlenen bu kurultay meşru değildir. Kentlerimizi ve geleceğimizi Ağaoğlu gibi rantiyecilere ve uluslararası sermayeye pazarlayanların kurultayından çıkacak olan kararlar bellidir.

AKP iktidarı ve TOKİ, tarihsel-kültürel dokunun yenilenmesi, deprem, heyelan, afet gibi risklerin önlenmesi adı altında, kentlerdeki tarihsel mekanları, kamusal alanları, doğal varlıkları sermayeye peşkeş çekmektedir. Halkalı Ziraat Okulu’nu AKP yöneticilerinin “gönül borcunu ödemek” için İlim Yayma Cemiyeti’ne özel üniversite kurması için devredenlerin; Beykoz fidanlığını binlerce insanı dolandıran Deniz Feneri dosyasını kapatmak için Türk-Alman özel üniversitesine hediye edenlerin; orman alanlarını ve su havzalarını 2B Yasası’yla, 3. Köprü projesiyle sermayenin yağmasına açanların suçlarını hiçbir kurultay örtemez.
Özel yasalarla yetkilendirilerek neo-liberal bir kentsel yıkım aygıtı gibi çalışan TOKİ’nin allayıp pulladığı kentsel çözümler bellidir: Bu çözüm, hazine arazilerini büyük inşaat şirketleri için rant alanına dönüştürmekten; kent merkezlerini soylulaştırmaktan; yıllardır bu bölgelerde yaşayan halkı borçlandırmaktan ve kentin dışındaki toplama kampı benzeri beton bloklarda yaşamaya mahkum etmekten ibarettir!

Bununla da yetinmeyen AKP hükümeti, TOKİ eliyle kent merkezlerindeki okul ve hastane binalarını yağmalayıp kentlerin dışına taşımanın, bu alanları sermayenin rant kaynakları haline dönüştürmenin hazırlıklarını hızlandırmaktadır.

AKP hükümetinin, İstanbul’un trafik sorununu çözme yalanıyla sürdürdüğü 3. Köprü dayatması da bu kentsel yağmanın önemli bir parçasıdır. TOKİ’nin İstanbul’un kuzeyindeki ormanlık alanlara ve hazine arazilerine el koyma girişimleri ve Başbakan’ın kentin kuzeyinde yapmayı arzuladığı “Yeni İstanbul Projesi” ucubesi, 3. Köprü Projesinin nasıl bir cinayet planı olduğunun yeni kanıtlarıdır. AKP hükümetini bir kez daha uyarıyoruz: İstanbul halkının ve bilimin sesini dinleyin! SİT kararları; ÇED zorunluluğu gibi yasal engellerin arkasından dolanarak açmaya çalıştığınız 3. Köprü ihalesinden derhal vazgeçin. İstanbul’u kuzeye kaydırmak gibi ucube projeleri aklınızdan bile geçirmeyin. Mahallerimizden, yaşam alanlarımızdan, evlerimizden, ormanlarımızdan ve su havzalarımızdan kirli ellerinizi çekin.

Bizler bu kentleri yapan emekçiler; bilim insanları, meslek odaları; yani bu ülkenin ve kentlerin gerçek sahipleri olarak, bu talana izin vermeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. İstanbul’da ve ülkemizin herhangi bir yerinde bir avuç sermayedara verecek ne bir kök ağacımız; ne bir damla suyumuz; ne de bir karış toprağımız var. Bizler, bu ülkenin emekçileri, işgalciler, ikinci sınıf yurttaşlar değil, bu ülkenin gerçek sahipleriyiz. İnsanca yaşayabileceğimiz bir ülke ve kentlerimiz için, emeğimizle var ettiğimiz evlerimizi, mahallelerimizi, yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Kentlerimizi ve geleceğimizi yağmalamanıza izin vermeyeceğiz!

AKP, TOKİ, Sermaye Defol, Kentler Bizimdir!
Bu Ülke, Bu Halk Satılık Değil!

Sendika.Org